Bu çalışmamızda anonim şirketlerde temsil yetkisinin devredilmesi ve devrin sınırlandırılması hususu güncel mevzuat ve gelişmeler karşısında(ışığında, baz alınarak, dikkate alınarak) ana hatları ile açıklanmaya çalışılacaktır.
Öncelikle yönetim yetkisi ile temsil yetkisinin tamamen farklı kavramlar olduğunu belirtmek gerekir. Yönetim yetkisi şirketin iç işleyişini ve akışını ifade ederken temsil yetkisi şirketin üçüncü kişilerle olan ilişkisini yani dışa dönük yüzünü ifade eder.
Yönetim yetkisinde yaşanacak bir sorunun geri dönüşü çoğu zaman sağlanabilecekken temsil yetkisine bağlı olarak iyiniyetli üçüncü kişilerle yapılacak işlemlerin geri dönüşü olacağını söylemek güçtür. Bu sebeple temsil yetkisinin kapsamı, devri ve sınırlarının sağlıklı olarak belirlenmesi ve kontrolünü sağlayacak mekanizmaların geliştirilmesi şirketler açısından hayati öneme sahiptir.