Teknolojinin gelişmesiyle beraber hayatın her alanında olduğu gibi iş hayatında da iletişim amaçlı olarak teknolojinin getirmiş olduğu yeniliklerden faydalanılmaktadır. Bu faydalanma hali çoğu zaman kendisini elektronik posta hesapları ile göstermekle beraber artık günümüzde bulut ağları üzerinden sanal çalışma grupları ve mobil cihazlara özgü uygulamalarla haberleşme gibi çeşitli yollarla da sağlanmaktadır.
İnsan hayatında iletişim yollarının bu denli çeşitlenmiş olması, haberleşme hürriyetini, özel hayatın gizliliğini ve kişisel verinin korunmasının önemini ulusal ve uluslararası boyutlarda artırmıştır.
Anayasa (Any.) madde (md.) 22’de “Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır” denilmek suretiyle haberleşme hürriyeti Anayasa tarafından kesin sınırlarla güvence altına alınmıştır. Ayrıca kural olarak kişilerin haberleşmesinin gizliliği de esastır. Bu durumda devlet tarafından Any. md.22/2 hükmü saklı kalmak kaydıyla; kişilerin internete, telefona, elektronik posta hesaplarına ve bilimum teknolojik imkanlara erişimi engellenmemelidir. Nitekim haberleşme hürriyeti, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi md. 12’de “Kimsenin özel yaşamına, ailesine konutuna ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve adına saldırılamaz.” düzenlemesiyle de koruma altına alınmıştır.
Özel hayatın gizliliği, gerek Anayasa’da (md.20) ve Türk Ceza Kanunu’nda (md.132-134), gerekse de birçok uluslararası düzenlemede koruma altına alınmıştır. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (BM) md.12, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi md.17, Avrupa Birliği Temel Haklar ve Özgürlükler Bildirisi md.6, Temel Haklar Şartı md.7-8 Avrupa Anayasa md.9, Amerikan Devletleri Örgütü Amerikan İnsan Hakları ve Ödevleri Bildirisi md.5, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı İnsan Boyutu Konferansı md.24 hükümleriyle de birçok uluslararası düzenlemede yer aldığı görülmektedir.
Yazımızda Özel Hayatın Gizliliği kurumunun kollarından biri olan ve önemi gittikçe artan Kişisel Verilerin Korunması üzerine yoğunlaşılacağından öncelikle kişisel verinin ne olduğunu açıklamak gerekmektedir. Kişisel Veri, kişi ile ilgili, kişiye ilişkin ve kendi malı olan kişisel bilgileri olarak kabul görmektedir.1 Bir verinin kişisel veri olarak kabul edilebilmesi için söz konusu veri ile bireyin kişisel bir bağlantısının ortaya konması gerekmektedir. İlgili veriden, veriye sahip olan kişinin kimliğine ilişkin bilgiler yer almalıdır.
2010 yılında Any. md.20’ye yapılan ekleme ile kişisel verilen korunması düzenlemesi Anayasa’ya girmiştir. (Ek fıkra: 7/5/2010-5982/2) “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.
Herkes, Anayasal bir hak olarak kişisel verilerinin korunmasını ve açık rızası olmadan işlenmemesini isteme hakkına sahiptir. Kişi, kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesi veya silinmesini talep etme ve madde metninde açık bir ifadeyle yazmasa da kişisel verilerinin internet ortamında unutulmasını isteme hakkına sahiptir.